Kitap Künyesi
Adı: Tekinsiz
Orijinal Adı: Haunted
Yazarı:Chuck Palahniuk
Çevirmen:Funda Uncu
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
18 kişi Bay Whittier adlı yaşlı bir adamın ilanı ile yazarların inzivası kapsamında 3 aylığına ortadan kayboluyorlar.Birbirlerinden farklı karakterlere ve geçmişlere sahip bu kişiler tam 3 ay hayatlarıyla iletişimi kesiyorlar. İnzivaya çekilmeden önce kendilerine garip lakaplar bulmayı da unutmuyorlar. (Leydi Çöpçü,Aziz Bağırsaksız,Kontes Basiret...)
"Hepimiz en uzakta duran kişi olmak istiyoruz.Neyin iyi ,neyin kötü olduğunu söyleyen kişi olmak.Doğru veya yanlış."
"Bir taş perdah makinesi düşünün,içi su,taş ve çakıl dolu vaziyette yedi gün yirmi dört saat dönüp duran bir tambur.İçindekileri ezen.Dönüp duran.Çirkin taşları perdahlayarak değerli taşlar haline getiren.İşte bu,dünya.Dönmesinin sebebi bu.Biz taşız ve başımıza gelenler -dram ve acı ve mutluluk ve savaş ve hastalık ve zafer ve istismar- bizi aşındıran su ve kum.Bizi ezen.Güzel ve parlak olmamız için bizi perdahlayan."
Bay Whittier'in yardımcısı konumundaki Bayan Clark onlara Dracula'nın temelinin böyle bir ortamda atıldığını,Frankestein'in ise böyle bir ortamda doğduğunu anlatıyor.Bir köşkte mahsur kalan bir grup insan birbirlerine korku hikayeleri anlatmaktansa ,yazmaya başlayınca ortaya edebiyatın kült eserleri çıkmış.
"Sindirebildiğiniz hikayeler,anlatabildiğiniz hikayelere gelince...hayatınızın o kısımlarının kontrolünü elinize alabilirsiniz.Onlara şekil verebilir,onları sanat eserine dönüştürebilirsiniz.Onlara hükmedebilirsiniz.Ve onları kendi yararınıza kullanabilirsiniz.
O hikayeler yemek yemek kadar önemlidir."
Grup ilk başta buna inanıyor ve herkes çıkıp geçmişinden bir hikaye anlatıyor. Bu durum devam ederken gerçek 16 kişinin yüzüne çarpıyor ve bu hikayelerle bir yere varamayacaklarını anlıyorlar.
"Fransa'daki insanların bir deyimi vardır:"Merdivenin Ruhu."Fransızca'sı Esprit d'Escalier.Anlamına gelince:Cevabı bulduğunuz anda iş işten geçmiştir.Diyelim ki bir partidesiniz ve biri size hakaret ediyor.Bir şey söylemeniz gerek.Ama baskı altında,herkesi sizi izlerken saçma sapan bir şey söylüyorsunuz.Partiden ayrıldığınız anda...
Tam merdivenden inmeye başladığınız anda sanki bir mucize gerçekleşiyor.Söylenebilecek en mükemmel şey aklınıza geliyor.En mükemmel ve en yaralayıcı cevap.
İşte bu Merdivenin Ruhu'dur."
Küçük Spoiler...
Bunun üzerine burada zorla alıkonulduklarını hatta çok kötü şartlarda roman yazmaya zorlandıklarına ilişkin bir hikayenin daha iyi bir prim yapacağına kanaat getiriyorlar.
"Yanlış diye bir şey yok gerçekten.Kendi kafamızda yok.Kendi gerçekliğimizde.
Asla yanlış şeyi yapmak üzere yola çıkamazsınız.
Asla yanlış şeyi söyleyemezsiniz.
Kendi kafanızda hep haklısınızdır.Her eyleminiz-ne yaptığınız veya söylediğiniz nasıl görünmeyi seçtiğiniz- o eylemi yaptığınız anda otomatik olarak doğrudur."
Ve bu yazar adaylarının bu senaryoya uygun davranabilmek adına kalan zamanda yapamayacakları hiçbir şey yoktur.Bir yandan hikayeler anlatılırken diğer yandan bulunduklarında güzel,acıklı bir hikaye anlatabilmek için çabalamaya başlarlar.
"Hikaye anlatmak bize olan şeyleri sindirmek demek" diyor Bay Whittier."Hayatlarımızı sindirmek demek.Tecrübelerimizi."
Spoiler biter..
Yorumuma geçersek Palahniuk için sizi alıp başka diyarlara götürecek demiyorum bunun tam tersini söylüyorum. Öyle ki hangi ortamda olursan ol,hayata ne gözle bakarsan bak yazar hayatın kıyısında köşesinde kalan acı gerçekleri senin yüzüne çarpıyor. Seni gittiğin alemden getirip,acı gerçekle yüzleştiriyor.
"İmrendiğimiz insanlar acı çektiğinde sevincin en katışıksızını yaşarız.Sevincin en içten hali."
Onun dışında kitap içerisinde anlatılan 10'ar sayfalık hikayelerin bazıları tek başına bir roman olabilecek kurguya sahipti belirteyim hemen. Üstelik bazı hikayelerin kurgusu o kadar gerçekçiydi ki özellikle bir kaç hikayede tüylerimin ürperdiği gerçeğini saklamayacağım. (Aziz Bağırsaksız'ın bağırsaksız kalışını okumak sağlam bir mide ister misal. Barones Frozbit'in hikayesi içinse o kaynayan su ve ölen insanlar oldukça gerçekçi tasvir,okurken içinizi yakacak der susarım.)
Sonuç olarak bayıldığım bir romandı.
Yorum Gönder